5 Başlıkta "Çevresel Etki Değerlendirme Raporu" (ÇED)

1. ÇED raporu, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesinde yasal dayanak bulmaktadır.

Bu hükme göre;

“Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler.

Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.

(İptal üçüncü fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 15/1/2009 tarihli ve E.:2006/99, K.:2009/9 sayılı Kararı ile.)

Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.

2. 2872 sayılı Çevre Kanunu’yla “maden arama faaliyetleri” ÇED kapsamı dışında bırakılmak istenmiştir. AYM, anılan düzenlemeyi, çevre hakkı yönünden Anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir.

2872 sayılı Çevre Yasası'nın değiştirilen 10. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri, Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır." hükmüne yer verilmiştir.

AYM, söz konusu kuralla, petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirilmesi kapsamı dışında tutulmasını Anayasa'nın 56. maddesine aykırı bulmuştur. Karar metninde Anayasaya aykırılık şu şekilde gerekçelendirilmiştir.

“Yasa'nın değiştirilen 10. maddesinde belirtilen çevresel etki değerlendirmesi, aynı Yasa'nın değiştirilen 2. maddesine göre gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları ifade eder.
Günümüzde çevrenin kirlendikten veya bozulduktan sonra eski hale getirilmesinin çok külfetli olması, hatta kimi durumlarda olanaksız bulunması nedeniyle, kirlenen çevreyi temizleme veya bozulan çevreyi onarma yerine, olumsuz etkileri baştan önlemenin yöntemleri aranmaktadır. ÇED, kalkınma ve ekonomik gelişme için yapılacak yatırım ve faaliyetlerin, doğayı tahrip etmeden ve çevreyi kirletmeden gerçekleştirilmesinde kullanılan yöntemlerden birisidir. ÇED ile korunmaya çalışılan temel unsur, çevre ve bu çevre içerisindeki varlıklardır.
ÇED kapsamı dışında tutulan arama faaliyetlerinin, biyolojik çeşitlilik üzerinde ya da doğada değişiklikler meydana getirebileceği, bu değişikliklerin uzun dönemli etkilerinin olabileceği, bu nedenle çevre için riskler taşıdığı açıktır. Bu açıdan kural kapsamındaki arama faaliyetinde, mevcut risklerin ortadan kaldırılabilmesi ve önlenebilmesi için ÇED'in öngörülmesi, Anayasa'nın 56. maddesinde Devlete verilen çevrenin korunması yükümlülüğünün bir gereğidir.” (AYM, E.2006/99, K.2009/9, 15/01/2009) (https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ND/2009/9?EsasNo=2006%2F99)
3. ÇED raporuna ilişkin usul ve esaslar, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde belirtilmektedir.
Buna göre, bu Yönetmeliğe tabi projeler hakkında "ÇED Olumlu", "ÇED Olumsuz", "ÇED Gereklidir" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararlarını verme yetkisi Bakanlığa aittir. Ancak Bakanlık gerekli gördüğü durumlarda "ÇED Gereklidir" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararının verilmesi konusundaki yetkisini, sınırlarını belirleyerek il müdürlüğüne devredebilir.

(2) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar (ÇED Olumlu/ÇED Gerekli Değildir) tesis edilmeden önce;
a) Projenin gerçekleştirilmesinin ilgili mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, ÇED süreci aşamasına bakılmaksızın sonlandırılır. ÇED sürecinin sonlandırıldığı Bakanlık ve il müdürlüğü internet sayfasından ilan edilir.
b) Proje sahibi veya yetkili temsilcisinin talep etmesi halinde ÇED süreci, aşamasına bakılmaksızın sonlandırılır. ÇED sürecinin sonlandırıldığı Bakanlık ve il müdürlüğü tarafından internet sayfasından ilan edilir. (m.5)

4. AYM’ye bireysel olarak yapılan başvurularda ÇED olumlu raporu nedeniyle özel hayata saygı hakkı, çevre hakkı, mahkemeye erişim hakkı, gerekçeli karar hakkı açısından ihlal kararları bulunuyor.
“Yukarıda yer verilen tespitler ışığında kamusal makamların olaya gereken özenle yaklaşmadığı, olayda söz konusu olan kamusal ve bireysel menfaatleri adil bir biçimde dengelendiğini ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyamadığı, sonuç olarak kamusal makamların özel hayata saygı hakkı bağlamında pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği kanaatine varılmıştır.
71. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”
(Yasemin Pelenk ve diğerleri, B. No: 2017/33865, 1/11/2023, https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2017/33865)

(Ahmet Kardam ve diğerleri, B. No: 2019/29604, 13/12/2023, https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2019/29604

(Sedat Cezayirlioğlu, B. No: 2020/20484, 25/1/2024, https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2020/20484

(Eşref Demir, B. No: 2020/12802, 1/11/2023, https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2020/12802

(Nihat Hançeroğlu, B. No: 2018/17821, 10/5/2022, https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2018/17821

5. Danıştay, ÇED sürecinin mevzuata uygun işletilip işletilmediği, yürütülmek istenen faaliyetin niteliğine göre çevre üzerindeki etkisinin teknik ve bilimsel açıdan konunun uzmanı kişilerce değerlendirilip değerlendirilmediği yönlerinden inceleme yapmaktadır.
“Bu durumda, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi için temyiz dilekçesindeki iddialar ile yukarıda yer verilen hususlar da dikkate alınarak; ÇED sürecinin mevzuata uygun işletilip işletilmediği, yürütülmesi istenilen faaliyetin, alanın niteliğine ve su kaynaklarına etkisi, proje kapsamında yapılması planlanan kırma-eleme tesisi ve hazır beton santralinin çevresel etkileri, aynı dere yatağı üzerinde mevcut ve yapılması planlanan HES'ler ile diğer tesislerin dere yatağına kümülatif etkileri ile nihai ÇED raporunun ve alınacak diğer önlemlerin teknik ve bilimsel açıdan yeterliliğinin tespiti amacıyla, aralarında çevre mühendisi, jeoloji mühendisi, ziraat mühendisi, inşaat mühendisi, harita mühendisi, maden mühendisi olmak üzere tarafların iddiaları da dikkate alınarak gerekirse başka dallarda da öğretim üyeleri seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlığın esası hakkında alınacak rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.” Danıştay 6. D., E. 2020/11298 K. 2021/8842 T. 24.6.2021)